9 Aralık 2016 Cuma

Yaşar Usta

YAŞAR USTA

Türk filmleri klasikleri arasında yer alan Bizim Aile’yi  (1976) 10 defadan daha az seyreden bulmak zordur. Kısaca hatırlarsak; Dul olan üç çocuklu Melek Hanım (Adile Naşit) ile Yaşar Bey (Münir Özkul) komşularının vasıtasıyla evlenirler. Çocuklar arasındaki uyuşmazlıkların filmi sürüklediğini ezbere bilirsiniz. Filmin kritik yerine gelelim. Gün gelip ailenin en büyük çocuğu olan Ferit (Tarık Akan) bir kızı Alev (Itır Esen) kaçırır, eve getirir. Ancak bu kızın babası fabrikatör ve acayip kalantor bir adamdır. İşte o gün aile içi kavgalar sona erer ve aile bir Voltran edasıyla zengin adam ve yardakçılarına karşı koymaya başlar.





Yaşar Usta sebepsiz yere işten atılır, sonra eski evlerinden sokağa atılırlar. Çöl bedevisinin başına bile gelmeyen olaylar bu ailenin başına gelmeye başlar. Bu bahtsızlıkla neredeyse kafalarına yıldırım düşecek sanırsınız! Yaşar Usta’nın canına tak eder ve zengin adamın (Saim Alpago) odasına konuşmaya gider. İşte Yaşar Usta’yı unutulmaz bir halk kahramanı yapan da bu konuşmasıdır.




“Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın. paran var, pulun var, her şeyin var. binlerce kişi çalışıyor emrinde.yakışır mı sana ekmekle oynamak. yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak….” Hesap sorma edasıyla lafa giren büyük Yaşar Usta sözlerini “kendi kızına bile acımayan bir adamsın” gibi devam ettirerek kibirli bünyede empati kırıntıları aramaktadır.
“Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim bey. Sen mi büyüksün? Hayır, ben büyüğüm, ben, Yaşar usta. Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç. Gözümde pul kadar bile değerin yok” Yaşar Usta, insan hakları evrensel beyannamesinden sonra ikinci sırada gelebilecek bu bildirgesini uçuk bir tehditle tamamlar: “Dokunma artık aileme. Dokunma çocuklarıma. Dokunma oğluma. Dokunma gelinime. Eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Yaşar Usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni. Anlıyor musun? Vururum ve dönüp arkama bakmam bile”





Hiçbir şeyi olmayan fakir insanlarla zenginlerin savaşı birçok Türk filmine konu olmuştur. Fakir fakat gururlu gençler, kendilerini parayla satın almaya çalışan görmemiş züppe zenginlerin yüzüne para atmaktan zevk alırlar! Zenginlik karşısında ezilmemek için onurlarını kalkan olarak kullanan insanların zamanımızda nesli ne yazık ki tükenmiştir! Yaşar Usta da bu gibi nesli kesilmiş fakir insanların en büyük tercümanıdır. Göstermelik gururlu gençlerin alayını satın alabilecek bir yüreğe sahiptir.
Yaşar Usta halkın adamıdır, siyasi sembol olmayı kabul etmez. Onun derdi yaşamaktır, yaşatmaktır. Şahsen haksızlığa uğradığım her durumda aklıma Yaşar Usta gelir. İçimden meşhur repliğini sayıklar dururum: “Sen mi büyüksün yoksa ben mi?” Ama dışarıya yansıtamam, susarım!

Hiç yorum yok: