13 Ocak 2014 Pazartesi

Kimlik Tartışması-1

KAVANOZDAKİ ADAM

Yaşı büyükçe olanlardan hatırlayanlarınız vardır, TRT’de bir bilim kurgu dizisi oynamıştı. Türünün tek örneği olan bu dizide “beyin nakli” ameliyatı öncesinde ve sonrasında bir adamın yaşadıkları konu alınmıştı. 
(Yönetmen: Mesut Uçakan)
(Bence dünya sinemasında bile yerini bulabilecek mükemmel bir kurgu.) Kavanozdaki Adam;  bilim adamlarının tam da olarak cevabını veremediği hafıza-kimlik ilişkisine eğiliyordu ki dünya sinemasında aynı konuyu başka yönlerden irdeleyen onlarca film çekildi.

Ahmet Mekin


Aslında salt “beyin nakli” ütopyası bir sürü ardışık soruyu beraberinde getirir. Film işte bu soruların cevabını arıyor.
-Sizce beyni değiştirilen birisi beynin eski sahibi gibi mi olur, beyindeki eski sahibe ait bilgiler kalacak mı? yoksa vücuduna sadece boş bir hard disk takılmış gibi (tıpkı diğer nakil organlar gibi) eski hayatına devam mı eder? Beyin hayata sıfırdan mı başlar yoksa beynin eski sahibinin hatıralarıyla, önyargılarıyla, yetenekleriyle mi?



Dizi-filmin ilk bölümlerinde yılların deneyimli yazarı Semih Bey'in ölüm üzerine araştırmalar yapıyor, bu sırada varını yoğunu beyin nakline adamış doktor Kenan Aksal (Metin Serezli) ise büyük aşamalar kaydediyor.
Hiç beklenmedik bir şekilde Semih Bey'in beyninde büyük bir ur olduğu ve ölümüne çok az bir süre kaldığı anlaşılır sonrasında zorla beyin nakline ikna edilir.Başarılı bir ameliyat geçirir ve tüm dünya nasıl bir adam ortaya çıkacağını merak etmektedir.

Ameliyat sonrası, Yazar Semih’in kızı, annesine “Kurtulan babam değil öteki adamın beyni kurtuldu.” diyor. Sonra haklı da çıkıyor, babası beynin sahibinin rüyalarını görüyor, onun hatıraları gözü önünden geçiyor. Uyanır uyanmaz da sigara istiyor. Dahası, yılların bohem yazarı Semih Bey bir anda yoğurdu elleriyle yemeye başlıyor. Kısacası Semih Bey, kan davasında vurularak ölen bir çiftçinin beyni vasıtasıyla tıpkı onun gibi düşünmeye başlıyor.



Evet, aradığımız sorulara cevap; bedendeki yeni kimliğin Semih Şerifoğlu (Ahmet Mekin) yerine beynin sahibi olan adamın (Mehmet Ekinci) olması. Fakat enteresan bir şekilde arada bir Semih Bey’in ütopik cümlelerini söylenip, oğlunu hatırlaması onun tam olarak bir tarafa ait olmadığını gösteriyor.

Kısaca özetlersek filmin senarsti/yazarına göre belli ki Ruh-Beyin ikilemi kimliğimizi ortaya çıkarıyor. Ancak filmde çok büyük ihtimalle beyin ruhla birlikte diğer vücuda taşındı, Semih Bey beyniyle birlikte ölmüştü. Yeni nesilin anlayacağı tarzda söylersek, Semih Bey’in vücudu tıpkı Avatar filmindeki Jake’in kullandığı boş beden gibi Çiftçi Mehmet’in oldu. Filmin sonunu söylemek istemiyorum ama adam Çiftçi Mehmet gibi davranır demem size ipucu verir.



Beyin nakli elbette imkânsıza yakın, ancak “kimlik” tartışmasının çeşitli yorumlara açık olduğunu düşünüyorum. Bu konuyu diğer filmlerdeki çarpıcı örneklerle incelemeye devam edeceğiz.

Hiç yorum yok: