Inception (Zaman içinde zaman)
Inception isimli film bilim kurgu sineması tarihinde çığır
açan önemli bir yerde duruyor. Christopher Nolan sonu gelmez bir akım
başlatmış! Bizi üzerinde çokça düşündüğümüz, hayatımızda hep gizemini korumaya
devam eden “Rüya” olgusuna başka pencerelerden bakmamıza sebep olmuştur. Akla
ilk gelen sorular: “Bir gün acaba teknoloji gelişip rüyalara müdahale imkânı
sağlayacak mı?”, “Rüya içinde rüya görmeyi kontrol edebilmek mümkün mü?” Peki
ya rüyayı yönetmek, mekânı, zamanı, olayı tasarlamak?
Inception isimli film yukarıdaki sorulara “Evet” cevabını
verdikten sonrasını anlatıyor. Cobb ve ekibi rüyalarla ilgili çeşitli işler
yapmış ve deneyimler kazanmışlardır. Rüyaları kontrol etmekte ve amaçlarına
hizmet ettirmeyi başarmaktadırlar. Kapılarını en karlı fakat en zor iş
teklifiyle ünlü bir iş adamı çalar.Saito (Ken Watanabe). Rakip firmanın
veliahdına Robert Fischer (Cillian
Murphy ) düşünce ekmek istemektedir ve bu teoride mümkün olsa da
şimdiye kadar yapılmamış bir şeydir. Cobb (Leonardo
DiCaprio) ekibini bir araya
getirirken Ariadne (Ellen Page) isimli rüya tasarımcısı bir çaylağı da
yanlarına almıştır. Cobb ve ekibi rüyada işadamına gerekli mesajı vermek içinde
rüya içinde başka bir rüya hatta onun içinde başka bir rüya daha açarlar.
Burada kritik bir noktaya değiniliyor. Belki 3 rüya içeriye giden yoktur. Ama
çoğumuz rüya içinde rüya görmüşüzdür. Kendi adıma “Oh rüyaymış” diye uyandığım
bir uykunun aslında devam eden rüya içerisinde olduğuna şahit olmuşumdur.
Senaristin vermek istediği mesaj daha önce bir yerlerden duymuş
olabileceğiniz bir fikir içeriyor: “Rüya içinde rüya aslında bir nevi zaman
içinde zaman gibidir. Ve bunun her türevi zamanı daha da genişletir.” Dinimizde
zaman içinde zaman kavramının birçok karşılığı vardır. En önemli örnek Hz. Peygamberimizin(A.S.)
Miraç hadisesidir, denilen o dur ki Peygamberimiz(A.S.) Miraç yolculuğundan
döndüğünde henüz yatağı soğumamıştı, yani bu çok uzun yolculuk birkaç dakikanın
içerisine sığmıştır. Tam 309 yıl uyuyan yedi uyurlar da uyandıklarında yarım ya
da bir gün uyuduklarını sanmışlar ve gerçeği sonradan öğrenmişlerdir.
Inception filminde en içteki rüyada kapana kısılan Saito (iş
adamı) 80-90 yaşlarına kadar gelmiştir. Cobb’un onunla tekrar karşılaşması
belki de filmin en sarsıcı sahnelerinden biridir. Anadolu’da dilden dile
yayılan Evliyaların çeşitli kerametleri vardır. İşte bunlardan biri de
Abdülkadir Geylani hazretlerinin talebesiyle olan hikâyesidir. Özetle yemek
hazırlamakla görevli bir talebe Hindistan’tan gelen bir heyetin talebiyle
Abdülkadir-i Geylani hazretleri tarafından padişah olmak üzere Hindistan’a
gönderilir. Orada 11 yıl hükümdarlık yapan adam bir gün bir anda kendini tekrar
yemek yaparken bulmuştur. Göynüklü Debbağ dede’nin hikâyesi de yine zaman ve
mekân üzeridir. Hac vazifesini tamamlayan bir Göynüklü ne yazık ki
arkadaşlarını kaybetmiş ve Mekke’de tek başına kalmıştır. Bahsi geçen adam Debbağ dede ile birlikte
bilinmeyen bir sebeple aynı gün içerisinde evine geri dönmüştür.
Bilinen gerçek, rüyaların gerçekte çok kısa sürdüğüdür. O
halde “zaman içinde zaman” kanıtı hatırladığımız uzun rüyalarla birlikte bizzat
kendimiz oluyoruz. Rüyalar, zaman içinde zamanın yaratıldığının en önemli
kanıtları ve “Inception” bunu anlatmaya çalışan başarılı bir film olarak yerini
almış durumda. Umarız filmin sonunda açık kalan nokta Cobb’un lehinedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder